10 Eylül 2016 Cumartesi

Duru




Ah ne zor ömür boyu sesleneceğin, gerekirse uğruna canını vereceğin, sevdiğin adamla ikinizin parçası olan varlığa bir isim koymak. 
Musti "kız olursa ismini sen koy erkek olursa ben" dedikten bir gün sonra doktor 11+3 te %80 kız der demez tribe girdi ve inkara başladı. Birlikte isim bulmak tabi ki en güzeli ama bir türlü orta yolu bulamıyorduk. Nil dedi başka bir şey demedi uzun bir dönem :) Çok şeker bir isim evet ama benim içime sinmiyordu bür türlü :( Yanına başka isimler aradım durdum. Nil Arven, Nil Ada, Nil Minel falan ama ı ıh yok olmuyordu. Zaten soyadımız evlere şenlik ve uzun. İki isim fikrinden vazgeçtim. Mısra ismini teklif ettim bizimkine yanaşmadı. İpek, Duru, Ada, Minel, Nil konuşmalarda en çok geçen isimlerdi.
Öncelikli isteğim yakın çevremizdeki bir isim olmamasıydı. Aklıma sadece benim kızım gelsin istiyordum. Nil deyince elimde değil Nil Karaibrahimgil geliyor aklıma. Kendisini çok severim kızımın ismi olarak düşünemiyordum ve onu Musti'ye unutturmam gerekiyordu. Duru ismini de o önermişti. Üzerinde pek düşünmemiştim ama akrabalarımızda yoktu, arkadaşlarımızda ve öğrencilerimde de. Anlamı güzeldi, Duru ne demek? demeyecekti kimse. Kısaydı, temizliği, saflığı, durgunluğu, güzelliği anımsatıyordu bana. Söylemesi kolaydı. Diğer isimlere göre daha fazla içim ısındı. Musti'de bu teklifi ikiletmedi zaten.
Şimdilerde malum her şeye ağlıyorum. İlk hareketlerini hissettiğim haftalarda evde tek başımayken Duru annecim nasılsın? diye seslendim. Başladı mı bizim kıpırdak vurmaya. 15 dakika falan ağlamışımdır. Resmen duyuyor, tepki veriyor içimdeki minik insan diye. Bir akşamda bu çocuk sıkışıyor içime sığmıyor çok rahatsız bence diye uzun bir süre ağladım :) Aslında daha komik şeylere de ağladım ama neyse konuyu dağıtmayayım :) Nasıl kusursuz bir işleyiş, nasıl bir mucize bu? Allah'ım ne kadar büyüksün. Ne kadar şükretsek az gerçekten.
Dilerim bu yazıyı okuyan ve anne olmak isteyen herkese nasip olur yaşadıklarım. Ben ve benim gibi hamişlerde sağlıkla kavuşur/uz inşallah bebeklerimize. Okuduğunuz için teşekkürler. 
Sevgiler :)

12 Haziran 2016 Pazar

İçimdeki minik KIZ





Gelelim hamilelikte en merak edilen konulardan birine. Yani benim için öyleydi :) Önce sağlıklı bir gebelik olduğunu duymak yetecek sanıyor insan ama sonra varlığına alışmak, benimsemek için hayal kurarken onu bir cinsiyete bürümek istiyor. Kızım ya da oğlum diye sevmek istiyor. İsmini düşünmek ufak ufak eşyalar almak istiyor. 

Çin takvimi bebeğimizin cinsiyeti için erkek diyordu ve ben birçok forumda çin takviminin oldukça yüksek bir oranda tuttuğunu okumuştum. Doğal olarak kendimi erkek bebek fikrine alıştırmaya başladım. Ona bağlı olarak mı bilemiyorum ama erkek bebekli rüyalar da görmeye başlayınca tamam dedim Musti oğlumuz oluyor. Ama Musti en başından beri bence kız diyordu. Anneler hisseder diyorlar bide yok ben hissedemiyordum. Evde emekleyen pembeli bir ufak popo düşünemiyordum. Boş odamızı hayal ettiğimde gözümün önüne direk maviler geliyordu. Hatta benden kaynaklı olarak annem ve kız kardeşim ilk öğrendiklerinde hediye olarak mickeyli erkek çorapları almışlardı. Erkek hissediyordum ama içimde kız olmasına dair umutta besliyor olmalıyım ki hemen işi abartıp erkek battaniyesi alan anneme acele ettiği için kızdım ve iade ettik :) 

Bir yandan cinsiyetle ilgili bütün forumları okurken bir yandan deneyimli arkadaşlarımdan tahminler ve ipuçları alıyordum. Hamile bir arkadaşım hangi kasığımın ağrıdığını sordu ve sol deyince benim sağ ağrıyordu ve oğlum oluyor deyince kafam hafiften karışmaya başladı. Bu konuyla ilgili bilimsel bir açıklama olmamasına rağmen forumlarda da oldukça fazla örneklerine rastladım. Belki tesadüf bilemiyorum. 

Rus takvimi kız diyordu, yüzük testi hamile kalmadan önce erkek derken hamile kaldıktan sonra kız demeye başlamıştı, makas bıçak testine de tutuldum tabi onda da altında makas olan tarafa oturmuşum yani oda kız demekmiş :) Son olarak tuz testi de kız dedi. ( Birisi haberiniz yokken arkanızdan başınıza tuz atıyor ve siz daha sonra ağzınızı ellerseniz kız burnunuzu ellerseniz erkek demek oluoyormuş :) )  Tabi ben allak bullak oldum. Canım ne ekşi ne tatlı istiyordu. Sadece tuzlu. Ama normalde de ekşi ve tatlıyı çok sevmeyen biri olduğum için tuzluyu neye yoracağımı bilemiyordum. Saçlarımında renginin açıldığı ve hafif kızıllık olduğu söyleniyordu ama onun ne anlama geldigi hakkinda da bir bilgim yoktu :) Bunların hepsi eskiden kalma hurafeler olup hepsinin aksininde çıkabildiğine dair hikayeler duymuş olduğum için artık ne erkek ne de kız hissediyordum.

Günler böyle ilerlerken 11+3 de gittiğim ikinci doktorum ( birisi uzak olduğu için iki doktora birden gitmeyi tercih ediyorum ) %80 kız dedi. O haftada cinsiyeti duymayı beklemiyorduk. Yanılma payı %20ydi ama Musti sağolsun yakın çevremize kız diye duyurdu :) Ben yine forumlarda cinsiyet değiştiğiyle ilgili o kadar çok yazı okumuştum ki çok erken olduğunu düşündüğüm için kendimi değişme ihtimaline hazırlamaya çalışıyordum. Diğer doktorumda hiç ipucu vermeyip 16.haftayı beklememi söylediği için 16 ya kadar bekledim. Kendiside bizim ısrarlarımıza dayanamayıp 15.haftada %60 kız dedi. Yani yüzde öteki doktordan düşük olunca yine ikna olmadım :) Çin takvimi de erkek diyor ya değişebilir diye bir sonraki kontrole kadar sabrettim. Bir sonraki kontrolde kendisi "çıkışta pembe bir patik alabilirsiniz" dedikten sonra eşe dosta ilan ettik cinsiyetimizi :) Yani bizde "göstermiyor" diye bir durum söz konusu olmadı ama yanılma ihtimaline karşılık yüzde verildi ve ben kesinlik olana kadar inanmamayı tercih ettim diyelim.

Artık yavaştan minicik kız bebek eşyaları evimizde yerlerini almaya başladı. Abartmadan içime sine sine almak istiyorum yine her şeyi tıpkı çeyizimde yaptığım gibi :) Önerilerinize, indirim duyurularına bol bol ihtiyacım olacak bu süreçte. Şimdi izninizle biz isim kavgası sürecine başlıyoruz. Bir dahaki yazıda da inşallah ona karar vermiş oluruzda nelere katlandığımdan bahsederim :) 

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler :)


Buda Bozcaada'da kızımla ben :)
Sevgiler.







15 Mayıs 2016 Pazar

Bebek isbeceren geliyooor 👶🏻🎈




Temmuzda 3.yılımızı bitirecek olmak bir yandan zamanın bu kadar hızla geçtiğine şaşırmama sebep olurken bir yandan ise 30 olmadan anne olmak istediğim için artık ertelemenin bir anlamı olmadığı anlamına geliyordu benim için. Sonuçta kimse size istediğiniz her an anne olabilme garantisini veremiyor. Hele şu zamanda duyduğumuz olumsuz hikayeler çoğunluktayken, evliliğimizin olabilecek en doğru insanla olduğuna bu kadar eminken, ilk günki gibi severken daha fazla ertelememeye karar verdik. Artık bizim evde bebek kokmalıydı. Eve erken gelmek için sebeplerimiz hep çoktu ama yeni bir sebebimiz daha olmalıydı. İşten gelen Musti'yi iki kişi karşılamalıydık.

İsteyerek, dua ederek, planlayarak bebek sahibi olduk. Şükürler olsun bizi çok bekletmedi.Önce beni uyutarak başladı. Normalde gündüz asla uyuyamayan biriyim. Pazar kahvaltısından sonra uyuya kalmışım kendim bile inanamadım. Düzenli olarak erken uyur sabahları erken kalkardım ama akşamları 7'de hayatımın en tatlı uykularına dalmaya başladım. Şüphelensekte o çift çizgiyi görene kadar emin olamıyor insan. Sonra gerekli kan tahlilleri falan derken çıktık yeni bir maceraya. Milyonlarca insan arasından, zamanında aynı şehirde yaşamış olmamıza rağmen denk gelmeyip yıllar sonra tanışıp denk gelmiş olmamıza "mucize" demiştik biz. Ama asıl mucize şimdi başlamıştı. Acaba bizi neler bekliyordu?

Her anne adayı gibi internette okumadığım forum, bilimsel makale, izlemediğim video kalmadı. Araştırmaktan çok zevk alıyordum.Hala daha öyle :) İlk doktor randevumuzda pıt pıt atan minicik kalbini duyduk derinden. Ağlarım falan sanmıştım ama şoktan sanırım tepki veremedim. Nasıl olur insanin aklı gerçekten almıyor. Henüz susam tanesi kadarken kalbi atmaya başlıyor. Allah'ım yoktan var ediyor. Şükürler olsun. 

Annem hamileliklerinde hiç mide bulantısı yaşamamış ve sanırım bu konuda ona çektiğim için çok şanslıyım. Yalnızca ara sıra düşen tansiyonum neredeyse her gün düşüyordu ilk haftalarda. O sıralar tuzlu ayran en yakın arkadaşımdı. Yine ilk iki ay iştahım çok açıldı ve sık aralıklarla ufak öğünler yemeye başladım. Ne zaman 9. Haftaya geldim işte o zaman tiksinmeler başladı :( Tavuğu normalde de pek sevmem ama et ve balık yiyememek hatta isimlerine bile tahammül edememek canımı çok sıkıyordu. Doktorum kendimi zorlalamamam gerektiğini söyledi de biraz rahatladım. Allahtan ceviz, badem ve her türlü meyveyi severek yiyorum. Köy yumurtası ve yeni sağılmış inek sütü almadan olmaz tabi. Kendim mayalayıp bol bol ev yoğurdu tüketiyorum. Süt içmeyi küçüklüğümden beri sevmedim ondan bir lokma boyum var belkide :) Çare olarak cici bebeli süt yiyorum akşamları. Canım deli gibi domates, peynir ve zeytin çekiyor. Yemek olsa bile ekmek arası yiyesim geliyor. Birde hamur işi, makarna tarzı hep tuzlu şeyler :( Umarım bu durum aşırı kilo almama sebep olmaz :( Kilo demişken evdeki basküle göre 46 hastahanedekine göre 47 kilo ile hamile kaldım. İlk trimesterde sanıyorum 1-1,5 kg aldım. Demek iştahım kapanmasaydı daha fena olacaktı. Neyse her şeyde bir hayır var :) 


Alışverişe gelince henüz sadece bebek çoraplarına gidiyor sadece elim. Cinsiyeti kesinleşmeden unisex eşyalar bile cazip gelmiyor. Çin takvimi, bıçak makas, tuz, rus takvimi ve daha nice batıl testi uyguladım tabiki :) Çok eğlenceliydi hepsi ama her biri başka çıkıyor. Haftaya bu belirsizlikten kurtulacağız inşallah o zaman iki reyon arasında kalmadan özgürce alışverişe başlayacağım. Tabi abartmadan :) 

Cinsiyetten sonra da bizi isim konusu çok oyalayacak belli ki. Şimdiden eşim bir erkek bir kız isim favorisine sahip. Benimse içime hiç bir isim tam sinmiyor sanki. Keşke çok önceden kızımız olursa şu oğlumuz olursa bu olsun ismi diye karar verseymişiz diyorum. Son ana kadar karar verememek canımı sıkar çünkü. Ben doğduğumda Betülmüşüm sonra Büşra ismi daha çok hoşlarına gitmişte nüfusa gitmeden değiştirmişler. İnşallah kaderi bana benzemez yavrumun :)

Yarın 14 haftayı bitiriyoruz. Artık hafiften göbeğim belli olduğu için hafta hafta fotoğraf çekimlerine başlayacağım. Haftalık notları zaten en başından beri alıyorum. İkinci trimester en keyifli dönemmiş bakalım. Tiksinmelerim geçerse daha fazla tadını çıkaracağım hamileliğimin. 
Bu arada hamilelerin duası kabul olurmuş "Bu yazıyı okuyan, anne olmak isteyen herkese tez zamanda yaşatsın Allah bu duyguları" diyor zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Tabi sizde dualarınızda beni unutmayın. 

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. 
Sevgiler :)

3 Mart 2016 Perşembe

Filtrelerden Mesaj Var!

Instagram’ın hayatımıza girmesiyle neredeyse fotoğrafçılığın da tanımı değişti. Artık herkes birer “photographer”. Bu durum her ne kadar profesyonel fotoğrafçıları kızdırsa da zaman geçtikçe çok başarılı işler çıkaran amatör mobil fotoğrafçılar da çoğaldı. Yoksa filtreler mi demeliyiz? :)

En sık kullandığınız filtrenin, aslında takipçilerinize yaşamınızla ilgili minik ipuçları verdiğinin farkında mısınız?

Gingham:
Neşelisiniz, enerjinizi gün ışığından alıyorsunuz.

Moon:
Sanata aşık, iflah olmaz bir romantiksiniz.

Lark:
Muzipliklerinizle nam salmışsınız.

Reyes:
Entelektüel bir kişiliksiniz.

Slumber:
Doğa ve şehir manzaralarını seviyorsunuz.

Crema:
Yemeye içmeye bayılıyorsunuz.

Ludwig:
Kendinizi seviyorsunuz, Selfie sizin işiniz.

Perpetua:
Kapalı mekanlarda daha fazla zaman geçiriyorsunuz.

Amaro:
En sevdiğiniz soru: “Akşama planın var mı?” 

Mayfair:
Doğa gezileri, yaz tatilleri sizden sorulur.

Hudson:
Şehri ve sokakların ruhunu keşfetmek sizi heyecanlandırıyor.

X-Pro II:
Eve kapanmak hiç size göre değil.

Hefe:
Sizin için mutluluk doğada!

Filtre kullanmaktan hoşlanmıyorsanız, “Sevdiklerimi de filtresiz, olduğu gibi takip etmek en güzeli” diyorsanız henüz seçenekler bitmedi:

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

3 Ocak 2016 Pazar

#16bloggerla2016 Sponsorlar

Ve sonunda geldik sponsorlara. Öyle çok ve öyle harikalar ki insan hangisinden yazmaya başlayacağını bilemiyor :) Önce kozmetik firmalarını yazmaya karar verdiğime göre başlıyoruz. Lütfen kemerlerinizi bağlayın :)



Jw Marriott 'ta bizi bekleyen harika etkinlik salonundaki iki masa sponsorların ürünleriyle donatılmıştı. Sevgili Nazlı ve Neslihan ilk yazımda da söylediğim gibi bize ürünleri tanıtıcı kısa açıklamalar yaptılar. Eve dönerken koca iki torbayı taşımak için Musti imadadıma yetişti :) Gelelim sponsorlarımızın yeni yıl hediyelerine.


Öncelikle en sevdiğim kozmetik markalarından biri olan Gratis bu minnoş paketi göndermiş. Sprey nefis kokuyor, ruj beni kırmızıdan caydıracak kadar hoş bir renge ve matlığa sahip, The balmın çantada taşımalık nefis paletinde iki adet far, aydınlatıcı ve allık mevcut, oje ise çabuk kuruyanlardan :) Hepsine ayrı ayrı bayıldım.



Sevgili Beliz kozmetik etkinliğin kirpik ve takma tırnak sponsoruydu :) Katılacağım ilk düğünde bu kirpikleri takacağım. Fotoğrafını da buraya ekleyeceğim, söz :)


Mac sağolsun makyaj demosu ve biglilendirmenin sonunda hepimize dudak kalemi armağan etti.



Cyrene ise bu harika yeni yıl kutusu ile bizlerleydi. Henüz kullanmadım ama kutusuyla 1-0 önde başladı :)



Saç döklmesini engellen at kuyruğu şampuanı ve saç kremiyle Revox etkinliğin sonsorlarındandı.


Avolon organics adından da anlaşılacağı üzere organil bir şampuan, diş macunu ve nemlendirici ruj göndermiş. Test edip, onaylayalım :)



Hc Hair Care ise denemek için sabırsızlandığım bakim yagi ile bizimle.


Guam daha önce duyduğum selülit maskesinin etkisini gerçekten merak ediyorum. Yaz gelmeden deneyip detayları tekrar aktaracağım :)


The Premium Organics in Coconut Oil'i inanılmaz kokuyor, bakalım kokusu kadar etkili olacak mı? Bu arada ürünün saflık oranı %100 müş, bu harika!


Yaşam dükkanı'nın sağ taraftaki nemlendiricisini etkinlikten döndüğümden beri merakla kullanıyorum. Çok nefis kokuyor ve ferahlatıyor. Sanırım bittiğinde tekrar sipariş edeceğim :)


Natura Keratin ise bu ikili seti göndermiş. Deneyelim görelim.



Canım Splat diş macunum ise çilekli. Utanmasam yerim öyle tatlı bir macun :)


Aksuvital tatlı badem yağı göndermiş. Ben boş rimel kutuma doldurup akşamları kirpik ve kaşlarıma sürüyorum. Size de öneririm :)


Solenne tırnak balsamı, manikür seti ve oje kurutucu ile bize eşlik etmiş :)


Cecile oje ve ruj göndermiş. Zaten severek kullandığım bir markaydı :)


Dalan çok sevimli bir çanta ile yeni yıl seti ile etkinliğe katılmış.


Doğuş kozmetik çok tatlı bir yeni yıl paketi ile el kremi, cımbız ve sünger ile 2016 da bize eşlik etmek istemiş.


Goldensun ise bu tester bitkisel şampuanı göndermiş. İlk denediğim şampuan oldu. Oldukça yumuşak ve hacimli yapıyor saçı.


Vissmate evin kozmetiği için çamaşır suyu göndermiş :) Tabi ilk test ettiklerim arasındaydı. Oldukça iyi temizliyor. Ve ağır kokmuyor. Mutlaka denemelisiniz. 



Octa Med Garfield li yara bandı,şeffaf ayak bandı ve sivilce bandı göndermiş. Sakar ben dün havuç rendelerken 3 yerinden kestiğim parmağıma hemen Garfieldlı yara bandını yapıştırıverdim. Çok cici görünüyor :)


Gelelim Gıda sponsorlarımıza. Radoha Kefir etkinliğin en özenli sponsorlarındandı. Kefir sabunu ve keçi kefiriyle bizimleydi kutusuna bayıldık :)


Çikolata yemek için kahveyi bahane eden ben Lindt e bayıldım.


Bu da Lindt li sunumum :) Sağ arkadaki mum ise Shopi-Go nun bizlere armağanı. Böyle bir koku yok. Yakmadan bile salonumuzun kokusu değişti. Sanırım asla kıyamayacağım :) Mutlaka almanızı tavsiye ederim :)


Zetay dünyada ilk 20'ye giren zeytin yağıyla sofralarımızda yer aldı. Ve hepimiz bayıldık. Denemeden ne demek istediğimi anlayacamayacaksınız ama boşuna ilk 20 ye girmemiş :)




Bebota etkinliğin en şirin ve en tatlı markasıydı, hımmm şey ve tabi en çabuk tükenen :)


Balıkçıoğlu ise galeta işin tuzlu kısmındaydı. İnanılmaz gevrek ve leziz. İlk kez denedim ve her denk geldiğimde istisnasız alırım.


Leb gerek bu şirin kasası gerek leziz Leblebileriyle bizimleydi. Türk kahveli leblebisi favorim oldu diyebilirim.


Etkinliğin en cici sponsorlarından biri ise MrandMrsPopcorn du. Karamelli, sütlü çikolatalı ve çedar peynirli mısır patlağı kulağa hoş geldiği kadar damağa da hoş geliyor :) Mutlaka denemelisiniz.


Tuğba kuruyemiş etkinlikte masalardaki narlı lokum ve çerezlerden ufak paket bizlere de göndermiş. Türk kahvesi de bonus oldu :) Hepsi nefisti.



Arifoğlu hem baharatları, kış çayları, fajitası, elma sirkesi ve sabunuyla ile etkinliğin en dikkat çekici sponsorlarındandı.


Nefis kurutulmuş meyveleri ilk kez denedim. Özellikle çileği magnoliada kullanmayı planlıyorum :) Taze kuru'ya teşekkür ederiz :)


Kuru Meyve demişken Bodrum Kuru Meyve de kuru bodrum mandalinalarını bizlere göndermiş.


Ralila ise organik emla sirkesi, siyah üzüm suyu ile bizimleydi. 


Organik salça, domates suyu, kurutulmuş domates ve kekiğimiz ise Ayone Çiftliğinden.


Ezoorganik ismini duyduğum ama faydalarını bugune kadar bilemediğim Chia Tohumu göndermiş.


Beni en mutlu eden sponsorlardan biri de tahmin edersinizki Miko Kahve idi :) Oldukça lezzetli.




Edam Yayınları ise Muzi Takvimi ve Gizemli Orman boyama kitabı ile etkinliğin en sevindiğim sponsorlarından oldu :) Mustiye 8461941038 tane boya aldırdım bile :) Zevkle boyuyorum.



Bir diğer terapisel sponsor ise sevgili Mor inekti. Keçeli kalemlerle boyadığımız tabloyu sonrasında diledğimiz yere asabiliyoruz. Bence çok tatlı bir ev hediyesi fikri. Aklımda!


Mella Home ise bu şirin yastık kılıfı ve güzel amerikan servisleriyle gönlümü fethetti.



Gelelim aksesuarlara :)


Namaste bu harika otantik kolyeyi ,


Jewesto ise bu zarif kolyeyi bize layık görmüş :)



New obsessions geçiçi dövme ve saç aksesuarıyla yaza doğru kullanmak üzere çekmecemde beklemeye başladı :)



Herdekora mutfak duvarıma aşk katan bu nefis kırmızı kalpli aynayla beni çok mutlu etti diyebilirim :)


Print insta bu tatlı magnet ve rozet ile bizlerle oldu :)


Bu minik emaye tencere ise Luyano'nun zarif hediyesiydi.






Etkinliğin en güzel hediyesi ise bu güzel bayanlarla vakit geçirmekti. Sabırla okuyanlara teşekkür ediyorum.

 Sevgiler:)